LOKMAN HEKİM

Şifalı Bitkiler

Sağlıklı Yaşam

Mineraller

Vitaminler

Hastalıklar

İlk Yardım

sifali bitkiler
- Bal Şifadır -
Bal

Bal arısının en önemli ürünü olan bal, çok eskiyıllardanberi değeribalın faydaları kesinlikle kabul edilen kıymetli bir besin maddesidir. Bugün, bir çiçeğin bal özünün, nasıl bala dönüştüğü kesin olarak bilinmemektedir.

Binlerce yıldan beri önemini koruyan bal, balarıları tarafından bitkilerden depolanan nektardan yapılarak, yine onlar tarafından gıda için depo edilen, tatlı ve yapışkan bir sıvıdır.

Arı, çiçeklerden nektar denilen bal özünü emdiği zaman sakaroz, glukoz, fruktoz, çok miktarda su, enzimler, vitaminler, bazı azotlu maddeler ve asitlerden meydana gelen bir maddeyi kursağında toplamış olur. Ancak enzimlerden, vitaminlerden, asitlerden ve bazı azotlu maddelerden hangilerinin nektardan geldiği, hangilerinin arı tarafından eklenmiş olabileceği kesin olarak bilinmemektedir. Asitler ve vitaminler gibi, balın bileşiminde bulunan diğer maddelerin kaynakları hakkında pek az şey bilinmekle beraber, balın amino asitlerinin ve vitaminlerinin bir kısmının polenden geldiği sanılmaktadır. Filtre sırasında, baldaki vitaminlerde bir azalma görülmesi bu fikri doğrulamaktadır.

Arı kovana doğru yola çıktığı andan itibaren, bal kesesi, yani kursakta toplanan balözü, bala dönüşmeye başlar. Kovana gelen arı, kursağındaki bal özünü ya bir petek gözüne yada bir arkadaşının ağzına boşaltır. Arkadaşı bunu, buharlaşmayı sağlayacak bir sıcaklıkta tutulan peteğin üst gözlerine taşır. Burada bal zamanla koyulaşacak ve erginleşecektir. Erginleşmiş bal kokuludur, lezzetlidir ve uzun süre bozulmadan saklanabilir. Erginleşmemiş bal ise, çabuk ekşir ve yenmez bir duruma gelir.

Balın Özellikleri

Bal, atmosferden nem çekme özelliğine sahiptir. Şöyleki; bileşiminde %17.4 oranında su bulunan bal, nispi nem oranı % 58 olan bir ortamda dengededir. Bal, çevre neminin % 58'in üzerinehakiki bal nasıl olur çıktığı durumlarda su emer ve altındaki oranlarda ise su kaybeder. Bu özelliğnden dolayı, bal katılmış besin maddeleri ve hamurlu yiyecekler tazeliklerini ve yumuşaklıklarını uzun süre kurumaktadırlar.

Balın genel yapısı içinde, karbonhidratlı maddeler olan şekerler, % 95-99.9 oranında bulunurlar. Baldaki on beş tür şekerin 9 tanesi kesin olarak bulunmuş, ancak 6'sına bazı araştırmalarda rastlanmıştır.

Balda sitrik, malik, formik ve asetik asit vardır. Ancak en önemlisi glukomik asittir. Proteinlerin yapıtaşı olan aminoasitlerde balda bulunur. Balın çok tatlı olması, asitliğinin farkedilmemesine neden olur.

Örneğin; Meyve şekeri % 39, Üzüm şekeri % 34, Su % 18, kamış şekeri % 0.4, protein maddeleri% 0.3, nişasta % 4.8, madeni tuzlar% 0.2, mineral maddeleri % 1.3, organik asitler % 0.1, kül % 0.17 oranında vardır. Vitaminler şunlardır: Tiamin (B1), Riboflavin (B2), Askorbik asit (C), Pridoksin (B6), Pentatonik asit (B5), Nikotonik asit (B3), H, C, K vitaminleri, Folikasit (B9), uçanyağ, boya maddeleri ve tatlandırıcı içerir. Balda en fazla bulunan mineraller Kalsiyum ve Fosfordur. Bunlardan başka Potasyum , Kükürt ve Magnezyum gelmektedir. Ayrıca iz elementlerden bakır, İyot, Demir, Mangenez ve Çinko da eser miktarda bulunur. Bal, süzme işlemi sırasında sayılan bu vitaminlerin büyük bir çoğunluğınu kaybedebilir. Bu yüzden bu işlemin son derece dikkatli yapılması gerekir.

Bal, içindeki dekstrozun fazlasının kristalleşmesi ile şekerlenir. Bazı ballar petek içinde kristalleşebilirken, bazıları hiç kristalleşmezler. Balın şekerlenmesine engel olan sıcaklık 13.8 oC'dir. Yapılan araştırmalarda, bu derecenin altında ve üstündeki sıcaklıklarda şekerlenmeler olur. Balın şekerlenmesi kalite bozukluğunu ifade etmez.

Her balda az yada çok bir miktar maya bulunur. Baldaki su miktarı ile maya miktarı doğru orantılıdır. Su artarsa mayada artar. Balı bozan ve ekşiten faktörlerin başında maya, su ve uygun olmayan depolama koşulları gelir. Bal mayaları 11 oC'nin altında faaliyet gösteremediklerinden, sıcaklığı 10 oC'nin altındaki depolarda saklanan ballarda ekşime ve bozulma görülmemektedir.

-Balın kalitesi alındığı bitkilere göre değişir, en kaliteli bal çiçek balıdır. Türkiyede ise yaylanın yüksekliği ve çiçek çeşidinin bolluğu ile tanınan ANZER balının çok kıymetli ve çok şifalı olduğuna inanılır. Yine Siirt Pervari'nin Karakovan balı, Hakkari Yüksekova'nın balı, Ardahan, Erzurum, Bingöl, Sivas çiçek balları fabrikasyon (şeker yedirerek yapılan) değilse kıymetlidir.

Çam balı, Kestane çiçeği balı (deli bal), Ayçiçek balı, en çok bulunan ballardır. Balın en iyisi, saf, temiz, yumuşak ve güzel kokulu olanıdır. Dağlarda ve ağaçlarda olan, kovanda olandan daha kıymetlidir.

Bal: Şifa Vericidir

Bal, doğal enerji kaynağıdır. Bu nedenle; çocuklar, yaşlılar, sporcular, hasta ve düşkünlerle birlikte, sağlıklı insanlar da balı, severek tüketmektedir.

Bal, kemiklerde, kalsiyumun, kemiğe bağlanmasını artırmaktadır. İştah artırmakta, enerji ve direnç kazandırmaktadır. Balın, besin değeri ve insana şifa olmasının yanısıra; olağanüstü bir özelliği de antimikrobiyal etkenliğidir. 1992'de yayımlanan "Bee World" dergisinde, balın, antimikrobiyal aktivitesi ile ilgili bir makalede; Kur'an'daki "bal insanlar için şifadır" ayeti verilmiş; doğa üstü olan bu gıdanın, insanlar için şifa olduğu kaydedilmiştir.

BAL: ANTİMİKROBİYAL, BOZULMAZ İLAÇ-GIDA

Bal, binlerce yıldır, bakteriyel enfeksiyonlara ve gastrointestinal hastalıklara karşı, tıbbi olarak kullanılmaktadır. Kulak iltihabında; kulağa balın akıtılması, difteri vakalarında; çocukların ağız ve boğazlarına içten balın sürülmesi ilginçtir. Yine yakın zamanda uzmanlar, öksürük için bal tavsiye etmektedirler.

Bal, temas ettiği mikroorganizmaları öldürdüğü gibi, kendisinde de barındırmamaktadır. Eczacılık Dergisi(1982)'nde balın; apse, çıban, göz yangıları, ishal, üriner sistem enfeksiyonları, dizanteri etkeni, deri ve ağız içi enfeksiyonlarında, antimikrobiyal etkisi rapor edilmiştir.

Gastrit ve onikiparmakbağırsağı ülserine, alternatif bir tedavi olarak balın, tek başına veya antimikrobiyal uygun bir ajanla kullanılması önerilmiştir.

Arı Ürünleri: Alternatif Tedavi

Arı ürünleri ile tedavi(apiterapi) gibi alternatif tedavi yöntemleri, giderek önem kazanmaktadır. Günümüzde doğaya dönüş ihtiyacı, bu durumu olumlu yönde etkilemektedir. Arıların ürettikleri ürünlerin, gıda ve sağlığa katkısı, balın tıbbi kullanımını yeniden canlandırmaktadır. Bu nedenle, son yıllardaki araştırmaların çoğu, bitkiler ve aromaterapik ürünler üzerine yoğunlaşmıştır.

Balın antibakteriyel aktivitesi; sahip olduğu osmotik etkiye, asiditesine, enzimatik reaksiyon sonucu oluşan; hidrojen peroksite ve fitokimyasal faktörlere bağlanmaktadır. Bal ozmotik etkisiyle, pansumanın, yara yatağına yapışmasına engel olur.

Bal, tipik olarak asidik yapıdadır. pH'ı 3.2-4.5 arasındadır. Sulandırılmamış baldaki asidite, önemli bir antibakteriyel faktördür. Hidrojen peroksit ve asidite, balın korunmasını sağlar. Bal sulandırıldığında, hidrojen peroksit düzeyinde bir artış görülmektedir.

Antimikrobiyal - Antibakteriyel Etkisi

Balın; antimikrobiyal ve antioksidan aktiviteleri, yüksek viskozitesi, bağışıklık sistemini uyarması, anti-enflamatuar gibi olumlu etkileri vardır. Antibiyotiklere karşı dirençli olduğu bilinen Staphylococcus aureus(MRSA) bakterisinin, bal içerisinde yıkımlandığı tespit edilmiştir. 21 çeşit bakteriye ve özellikle Escherichia coli, Staphylococcus aureus, Klebsiella pneumoniae ve Pseudomonas aeruginosa'ya karşı inhibe edici etkisi bulunuyor. Glukoz ve fruktoz oranının, % 40'a kadar düşürülmesi ile Gram pozitif ve Gram negatif birçok bakteriye (Escherichia coli, Salmonella gibi), inhibe edici etkisinin devam ettiği ortaya konulmuştur. Yapılan çalışmalarda balın, bakterilerin gelişmesini yavaşlattığı; özellikle Bacillus cereus'un üremesini tamamen durdurduğu ve bazılarının üremesini % 25 oranında engellediği tespit edilmiştir.

Antioksidan Olarak Bal

Balın bir diğer özelliği de antioksidan etkisidir. Bu etki sayesinde insanları, oksidatif olaylar sonucunda ortaya çıkan bir takım rahatsızlıklara; özellikle kansere, kardiyovasküler kollapsa ve şeker hastalığına karşı koruduğu bildirilmektedir. Bal, hekimlikte mide mukozasını zararlı etkilere karşı korumakta ve oksidasyona engel olmaktadır. Yapılan bir araştırma, bal yemenin yaşlanmayı geciktirdiği, hafızayı güçlendirdiği ve endişe gibi problemleri ortadan kaldırdığını ortaya koydu.

Sindirim Sistemine Etkileri

Bal, sindirime doğrudan etkili bir madde olup, diğer besinlerinde daha iyi emilmesini ve bunlardan yararlanma düzeyini yükseltir. Bal, karaciğerde glikojen düzeyini yükselterek; metabolik olayların hızlanmasına, detoksik etkisinin artmasına neden olur.Bunların yanısıra; asidoza engel olması, yağ sinidirimini kolaylaştırması, istah açması, barsak hareketlerini düzenlemesi bakımından balın, sindirim sistemi üzerinde olumlu etkileri bulunmaktadır.

Bal, sindirim sistemi enfeksiyonlarında, kabızlığın giderilmesinde, onikiparmakbağırsağı ülserlerinde ve karaciğer rahatsızlıklarında, yaygın olarak kullanılmaktadır. Bal, ılık su ile içilirse, müshil etkisi gösterir, kabızlığı önler. Soğuk su ile içilirse, ishali durdurur.

Kornea ülserinin, saf bal veya vazelin yerine bal ile hazırlanan % 3 lük sulphidine pomadı ile başarılı bir şekilde tedavi edildiği görülmüştür. Eşit miktarda bal, çavdar unu ve zeytinyağı karışımı ile hazırlanan kremi, günde üç kez kullanarak, inek ve atlarda kangrene dönüşen yaraları tedavi ettiği yazılmıştır. Mide ülserinin etkeni olan Helicobacter pylori'ni inhibe edip(engelleyip) ve hastalığı gidermektedir. Soğuk balın; midedeki asit sekresyonunu(salgı) uyarırken, aksine sıcak balın, asit sekresyonunu(salgı) engelleyici olduğu; midede yüksek asidite sonucunda, ülserleşmenin ortaya çıkmasına engel olduğu bildirilmektedir. Bal, kolitte gözlenen asetik asit indirgemesine karşı etkili olup ve kolitteki yıkımıda azaltmaktadır.

Solunum Sistemine Etkileri

Özellikle çam balı, sindirim sistemi rahatsızlıklarında; okaliptüs balı ise, solunum sistemi rahatsızlıklarında daha etkilidir. Bal, soğuğa ve soğuk algınlığına karşı, ağız, boğaz ve bronşlardaki rahatsızlıklarda, doğal bir ilaç olarak kullanılmaktadır. Bu özellikler, balın antimikrobiyel etkisinin yanı sıra, baldaki fruktozun, doku ve kasları yumuşatıcı-gevşetici özelliğinden kaynaklanmaktadır.

Çam balı, çam özsuyundan bala geçen etkili maddeler sebebi ile akciğer ve karaciğer hastalıklarından koruyucu, nefes açıcı bir etkiye sahiptir. Solunum yolları enfeksiyonlarında kullanılmaktadır. Bronşlarda ve üst solunum yollarında antiseptik ve sinirsel depresyonlarda fizyolojik etkisi, araştırmacılar tarafından belirtilmiştir. Sarılık ve diğer karaciğer hastalıklarından korunmada çok önemlidir. Hazmı kolaydır ve uyumaya yardımcı olur.

Araştırmacılar, balın, tahriş olmuş boğazı kaplayarak yumuşattığını; çocuklara yatmadan önce verilecek bir tatlı kaşığı balın, öksürüğü hafifleteceğini belirtiyorlar.

Göz Hastalıklarına Etkisi

Balın, özellikle gözün irinli akıntısında, mikrobiyal kornea ülserlerinde, blepharitis, kataral konjuktivit ve kornea enfeksiyonlarında, tedavi amaçlı kullanılabileceği bildirilmiştir. Ayrıca balın, topikal olarak hiperozmotik ajan şeklinde göz bölgesine sürülerek; anteriör ve posteriör ışın tedavisi ile birlikte kullanılmasının, korneal ödem rahatsızlıklarına iyi geldiği bildirilmiştir.

Bal, binlerce yıldır, bakteriyel enfeksiyonlara ve gastrointestinal hastalıklara karşı, tıbbi olarak kullanılmaktadır. Kulak iltihabında; kulağa balın akıtılması, difteri vakalarında; çocukların ağız ve boğazlarına içten balın sürülmesi ilginçtir. Yine yakın zamanda uzmanlar, öksürük için bal tavsiye etmektedirler.

Diş ve Deri Hastalıklarını Önleyici Etkisi

Yapılan çalışmalarda balın, özellikle periodontal hastalıklara, ağız ülserlerine ve diğer birçok ağız problemlerine iyi geldiği tespit edilmiştir. Bal, diş çürümesini önlemektedir. Bacaklarda mikrobiyal enfeksiyon sonucu meydana gelen ülserlere karşı balın etkili olduğunu tespit edilmiştir. Etki mekanizmasının, balın, bakterilerin ortamda üreme ve gelişmesini engellemesi ile gerçekleştirdiği bildirmiştir.

Sinir Sistemine Etkisi

Balın, sinir sistemi üzerine en büyük etkisi, sedatif ve antidepresan özelliğinden kaynaklanmaktadır. Araştırmalar sonucunda, balın; agresifliğe, depresyona, baş ağrısına, uyku problemlerine iyi geldiği, insanı sakinleştirdiği tespit edilmiştir.

Kanser Ve Tümör Hücrelerine Etkisi

Balın yapısında bulunan 5-floracil ve siklofosfamid'in, laboratuvar farelerinin beyin tümör hücrelerine antimetastazik etkisi saptanmıştır. Bir çalışmada, kekik balının, maymun böbrek hücrelerinden izole edilen Rubella virus üzerine etkisi ve gelişme gösteren tümörler üzerine topikal olarak uygulandığında, tümörün gelişmesini yavaşlattığı tespit edilmiştir.

Ayrıca balın, sahip olduğu antimutajenik etki sayesinde, Trp-p-1 karsinojenik hücrelerin gelişmesine engel olup, yavaşlattığı bildirilmiştir. Yapılan bir diğer çalışmada, balın, hazırlanan % 6-122'lik solüsyonlar halinde, hastalıklı doku içerisine veya oral olarak uygulanmasının, idrar kesesi kanserine karşı olumlu etkileri; özellikle T-24, MBT-2, RT- 4, 253-J tümör hücrelerinin büyümesini yavaşlattığı bildirilmiştir.

Bal: Yaralarda İyileştirici

Bal, genel olarak yaralarda iltihabın hızlı bir şekilde iyileşmesini sağlıyor. Her bal, şeker içeriğinden dolayı, yaralardaki iltihabı yok etme yetisine sahiptir. Balın içindeki hidrojen peroksit üreten enzim, ısı ve ışığa maruz kalınca yok olduğu için, pastörize edilmemiş bal kullanılmalıdır. Ve ışık almayan, serin bir yerde saklanmalıdır. Eğer bal, sıvılaştırılmak amacı ile ısıtılmak isteniyorsa, 37 °C den daha fazla ısıtılmamalıdır. Enfeksiyonlu yaralarda balın koku giderici özelliğinden yararlanılmaktadır. Yapılan laboratuvar araştırmaları, balın, Escherichia coli, Staphylococcus aureus ve Salmonella enterica, Ser. typhimurium gibi yaralarda bulunan bakterilere karşı etkili olduğunu göstermiştir. Bal, ödem ve ağrıyı azaltarak, kılcal damarlar boyunca dolaşımı hızlandırır, böylelikle oksijenlenme de artar.

Yanıklarda Bal: İyileştirici ve Estetik Etkiye Sahip

Yanıklarda ve enfeksiyonlu yaralarda bal kullanılması, yaraların temiz ve steril hale gelmesini sağlayarak; yaraların daha çabuk kapanmasına ve iz kalmamasına sebep olmaktadır. Yaralara, bal uygulayarak tedavi edildiğinde, ölü hücreler kolayca yaradan ayrılmaktadır. Ayrıca yanıklarda oluşan ve kuru olmayan kabuklara da, bal sürülebilmektedir.

Sonuç olarak balın, doku oluşmasını hızlandırdığı, yara ve yanık izlerini şaşırtıcı biçimde iyileştirip; ortadan kaldırdığı uygulamalarda gözlenmiştir. Yanıklara belli bir süre bal sürüp üzeri kapatıldığında; hızlı ve yarayı kapatıcı etki yaptığı bilinmektedir. Önemli yanıklarda, yarayı kapatıcı, estetik, güzelleştirici etki yapmaktadır. Yara tedavisinde, balın etkinliğiyle ilgili detaylı birçok çalışma yapılmıştır. Balla tedavi edilen bacak ülserlerinin, yanık yaraları ve enfekte yaraların daha kısa sürede iyileştiği belirlenmiştir. Bal emdirilmiş gaz bezi uygulanan yaraların, poliüretan film uygulanarak yapılan tedaviden daha erken iyileştiği ve yaralardaki enfeksiyonun çok daha az olduğu tespit edilmiştir. Bal sağaltımı uygulaması gün aşırı düzenli olarak pansumanlar yapılarak devam edilmiş.Yaralar, tamamen iyileşinceye veya enfeksiyon ortadan kalkıncaya işleme devam edilmiştir. Elde edilen sonuçlar değerlendirildiğinde, tüm vakalarda kolaylıkla bulunabilen bir materyal olan balın, yara sağaltımında, alternatif bir materyal olarak kullanılabileceği gözlenmiştir. Bilim adamları, antibiyotik özelliği olan maddenin ne olduğunu ve arıdan mı yoksa nektardan mı bala geçtiğini henüz bilmediklerini ifade ettiler.

Bal yara üzerinde durdukça salgıladığı enzimlerlede yaranın iyileşmesini sağlamaktadır. Bunun için mutlaka hakiki balın kullanılması gerekmektedir. Balın, hastane enfeksiyonları ve antibiyotiklere karşı dirençli bakteriler üzerinde de etkili olduğu görülmnüştür. Ancak, hem ağızdan bal almak hem de yaranın üzerine sürülmesi iyileşmeyi dahada kolaylaştıracaktır. Balın içindeki mineraller, vitaminler, glikoz ve bileşenlerin, yeni hücre oluşumunu desteklediği kaydediyor. Antibiyotik ve pahalı pansumanlarla karşılaştırıldığında, iyileşme süresini kısaltarak tedavi maliyetini düşürmesi kolay ve ağrısız uygulanır olması, balın yara tedavisinda ilk seçenek olmasını sağlamaktadır. Sonuç olarak, bütün toplumlarda, bal,kolay bulunabilir bir besin maddesi olması sebebiyle, tercihe şayandır.

Bal: Sağlıklı Beslenme ve Enerji Kaynağı

Baldaki şekerler, diğer şekerler gibi değildir. Bal şekeri, doğrudan organ ve sistemler içerisine girerek, hazır enerji olarak kullanılırlar. Aşırı alındıklarında dahi, tamamı yakıldığından; sakarozda olduğu gibi böbrekler üzerinde olumsuz etkileri olmaz. Bal, bir doğal enerji kaynağıdır. Bu nedenle 1 yaşından büyük bebekler, yaşlılar, sporcular, hasta ve düşkünlerle birlikte normal sağlıklı insanlar tarafından da severek tüketilmektedir. Bal, iştah artırmakta, enerji sağlamakta ve hastalıklara direnç kazandırmaktadır.

Bal, sindirim olayının gerçeklesmesinde dogrudan etkili olup diger besinlerden daha iyi emilime sahiptir. Bu nedenledir ki; gelisme bozukluklarında, hastalık ve nekahat dönemlerinde alınması oldukça yararlı olacaktır. Anne ve inek sütünde yetersiz olan demirin, bal yenmesi ile vücut için gerekli olan ihtiyacı karsılanabilmektedir. Ayrıca bal, insanların günlük gereksinimleri olan C vitaminini yeterince içermektedir..

Ayrıca, balın sporcuların kan şekerini düzenleyici etkiye sahip tek besin kaynağı olduğu kanıtlanmıştır. Besin değeri bakımından bir yemek kaşığı bal, iki tavuk yumurtasına eşdeğerdir. Balın 100 gramında 304 kalori bulunmaktadır.

Balın Genel Kullanım Alanları

*Bal, zeytinyağı ve gres yağıyla karıştırılıp yanan yerlere sürülür. Ayrıca tahinlede sürülebilir.Yanık izi kalmaz, ağrıyı giderir ve kısa sürede iyileşme görülür. Bel ağrıları için; havanda dövülen kuyrukyağı ile bal iyice karıştırılıp sürülür. 3 gün devam edildiğinde ağrı gittikçe azalır ve sonunda yok olur. Sırt ağrılarında, ağrıyan yere biraz bal sürülüp, üzerine dövülmüş karabiber ekilise ağrı derhal kesilir. Mideye kuvvet verir, midedeki fazlalıkları dışarı atar mideye ferahlık verir. Sindirimi kolaylaştırır, sindirim organlarının düzenli çalışmasını sağlar. Mide ve bağırsaktaki yaraları tedavi eder. Ülserli hastalardan 4 kg. balı 1 haftada yiyen ve buna 1 ay devam eden 100 hastadan 97'sinde ülserden eser kalmadığı saptanmıştır. Hazmı gerektirmediği için kolayca kana geçer. Baldaki şeker, emilimi en kolay olan şekerdir. Bal, sıcak içildiği zaman 7. soğuk içildiği zaman ise 20 dakikada kana karışır. İçerdiği serbest şekerlerden dolayı beynin çalışmasını kolaylaştırır. Dişünceye berraklık kazandırır. İhtiva ettiği A,B,C ve diğer vitaminler ve minerallerle insana zindelik verir. Zekanın açılmasında; Bal, ceviz, fıstık yenmesi iyi gelir.

*Çabuk enerjiye dönüşen hazır gıda olması özellğiyle; yüzme, dağcılık atletizm, basketbol, futbol, bisiklet yarışı, buz pateni, kayak, güreş gibi sporlarla meşgul olan kimselere enerji vermek ve yorgunluklarını hafifletmek için sade veya portakal suyuna karıştırılarak kullanılır. Kabızlık vakalarında sıcak bal şerbeti, ishalde ise soğuk bal şerbeti çok faydalıdır. Bal şerbeti karın ağrısını dindirir. Bal, mikrop öldürücü (antimikrobiyal) özelliğe sahiptir. Buda baldaki glukooksidaz enziminin varlığına bağlıdır. Bal orta ve yüksek sıcaklıkta ısıtmakla, bu enzimin aktivitesi azalacağından mikrop öldürücü etkiside yok olur. Bal limonla veya sütle içilirse nezle için çok faydalıdır. Bademciklerin doğal ilacıdır. Kaynatılmış adaçayına biraz sirke biraz bal karıştırılıp önce gargara yapılıp sonra yudum yudum içilirse boğaz içindeki ağrılar geçer, bademcik iltihaplarında iyileşme görülür. Boğaz iltihabında (faranjit-anjin)1 bardak suya, 1 tatlı kaşığı bal konup karıştırılır. Ilık ılık gargara yapılır. Zatürede; Arpa suyu balla tatlandırılıp içilir.- Mersin yaprağı kaynatılıp suyu balla içilir.

*Boğaz ağrılarında ılık nemli beze bal sürülüp, boğaza sarılırsa ağrı kısa zamanda geçer. Bir miktar tuzla karıştırılıp, devamlı içilirse balgam söktürür. Bal, gül ile karıştırılıp sabah akşam yenirse Verem'e (tbc) faydalıdır. Zatülcenp (akciğer zarları arasına su toplanması) Udihindi ve dere otu suyu balla tatlandırılarak içilir. Baldaki inhibin maddesi de balın mikrop öldürücü özelliğini arttırır. Bu madde zararlı bakterilere su kaybettirip kuruyarak ölmesini sağlar. Bu özelliği nedeniyle bal, göz ağrılarını gidermek içinde kullanılır. Nar suyuna karıştırılır göze sürme gibi çekilirse gözün keskin görmesini sağlar. Zengin bir besin madesi kaynağı olan bal, bebek ve çocuk beslenmesinde çok önemli bir rol oynar. Beslenme eksikliğinden meydana gelen, çocukların ve hatta büyüklerin bile; kemikle ilgili hastalıkların tedavisi için bal çok yararlıdır. Bal asidoz meydana getirmez, çabuk sindimi nedeniyle alkolik fermantasyona uğramaz. İçeriğindeki serbest asitler dolayısıyla yağın hazmını kolaylaştırır. Kanın temizlenmesine yardımcı olur. Kan dolaşımını hem düzenler, hemde kolaylaştırır (damarlardaki sinirlere olumlu etki özelliği) ve damar sertliğinde olumlu etki yapar.

*Bal, taze kan yapımı için gereken enerji temin deposudur. Kan yapımını hızlandırıp kansızların kan ihtiyacını giderir.

*Anne ve inek sütünün demir eksiliğini tamamlar. Zaafı giderir. Hastalıktan yeni kalkmışlara kuvvet verir. İştahı açar. 1 su bardağı ılık suya 1 tatlı kaşığı süzme bal ve kahve kaşığı çörek otu konup karıştırılır günde 1 kere içilir. Şerbeti içilirse damarları açar, kalp adalesine faaliyet ve zindelik verir, kalp hastalıklarına faydalıdır, diğer şekerlerin aksine, oksijen ile reaksiyona girdiğinde tam bir yanma meydana geldiği için kanda daha az atık madde bırakır. Bal arısının iğnesi romatizmaya iyi gelir. Sokturulmasında fayda vardır. Romatizmal hastalıklarda haricen kullanmak hastayı kısa sürede iyileştirir, romatizmalı yeri arıya sokturmakta faydalıdır, hafif ateşte ısıtılmış bal mumu ağrıyan bölgeye bağlanırsa iki üç saat sonra ağrı ve iltihabın geçtiği görülür. Altını ıslatan çocuklara 1-2 ay devamlı bal yedirildiğinde, çocukların büyük bir çoğunluğunun bu problemlerinin gittiği saptanmıştır. Çünkü balın sinirler üzürene olumlu etkileri vardır. Sinir bozukluğundan yakınan, uykusuz kişiler, bal yiyerek rahatlayabilirler. İdrar söktürür, mesane yollarını temizler. İdrar yolları iltihaplarında; Bal 750 gr, turp tohumu 450 gr karıştırılarak yenir. Çocukların ishalinde; Gül çiçeği yaprağı ile karıştırılır, çay gibi kaynatılıp içilir. Bal, kalp çarpıntısından ve yüksek tansiyondan şikayetçi olanlar içinde son derece yararlı bir maddedir. Özellikle Deli Bal (Kestane-Kekik balı) yüksek tansiyonu düşürür. 1günde 1 şeker kaşığından fazla yenmemesi gerekir. Fazla yenirse tansiyonu fazla düşürür. Çocuklarda kusma, öksürük, bronşir gibi hastalıklarda bal, kaynatılmış arpa suyu ile karıştırılıp içilirse hastalık tedavi edilir.

*Balgamı keser. Bal, karaciğeri ve göğsü temizler. Bal şerbetinin hem tatlı hem soğuk olması sağlığı koruma açısından çok faydalıdır. Karaciğer ve kalp soğuk ve tatlı gıdayı sever. Bal, sabah-akşam devamlı yedirilirse sarılığın çok kısa zamanda tedavi edilmesine yardımcı olur. Süte bol miktarda bal karıştırılıp içilirse tenya (şerit) parazitini düşürdüğü saptanmıştır. Alerjik vakalarda, özellikle bahar alerjisine yakalanan kişiler hangi koku ve tozun kendilerinde alerji yaptığını bilir veya bulursa o çiçek balını ya da bal şerbetini yerlerse şifaya kavuşurlar. Baş ağrılarında; bal ısıtılıp buharı buruna çekilirse, hastanın ağrı ve sızısı birkaç dakika sonra dinmeye başlar. Diğer tatlı ve meyvelerin zıddı bal dişleri ve diş etlerini temizleyip parlatan bir macundur. Dişleri ve dişetlerini mikroplardan korur, ağızdaki yaraları tedavi eder. Şeker veya meyve yense ağız fırçalanmasa dişte feaftün (koku) olup diş çürür. Bal ise diş temizliğindede kullanılmıştır.

*Alaca hastası olanlar en az 2-3 ay sabah aç karnına 1 su bardağı bal şerbeti içerlerse şifa görürler. Ilık çam balı günde sabah ve akşam 1'er su bardağı içilirse zayıflatır . Bal, vücutta olan varis ve varis yaralarına masaj yapılarak sürülürse çok faydalıdır. Balla, salatalık rendelenerek yenirse susuzluğu giderir, kanı temizler, sarılığı iyileştirir. Bal mumundan bir miktar alınıp balla birlikte birkaç gün ağızda sakız gibi çiğnenirse burun tıkanıklığı ve bundan dolayı meydana gelen terlemeyi giderir. Bal iyi bir koruyucudur. Bal ilaçların içine katılır, ilacı güzelleştirilir, zararlarını nötüre eder. Ömrünün üç bin yıl olduğu ifade edilir. Taze et balın içinde saklansa üç ay bozulmadan durur. Taze sebze ve meyveler balın içinde 6 ay bozulmadan saklanır. Zira balda 6 çeşit koruyucu sistem vardır.

*Köpek ısırmalarına, yılan ve akrep sokmasına faydalıdır. Zehirlenmelerde; 1 kaseden büyükçe olarak içilir. Bal, kozmetik sanayinde çeşitli güzellik malzemelerinin yapımında da kullanılmaktadır. Yüze sürülürse parlaklık ve yumuşaklık verir. Vücut bal ile ovulursa cilt yumuşar, bitleri öldürür. Saça sürülürse saçları yumuşatır, besler, uzatır. Yıpranmış organ, doku ve hücrelerin çabuk kendini yenilemesi ile vücudun kendine gelmesine yardımcı olur. Her gün bir su bardağı ılık bal 1 şeker kaşığı sirke, 1 şeker kaşığı çörek otu ilave edilip içilirse balın safraya verdiği zarar sirkeyle giderilir, sirkenin bakteri öldürme özelliği, çörek otunun ölümden başka her derde deva oluşu balın şifasıyla birleşir, vücudu hastalıklardan korur, vücudu kuvvetlendirir. Yukarıda saydığımız faydalar hemen bir iki kere kullanmakla görülmez. Uzun süre kullanılmalıdır.

-UYARI:
Balın yan tesiri hemen hemen yoktur. Fazla yenmesi safra için zararlıdır. Biraz sirke katmak bu zararını telafi eder. Deli bal tansiyon düşürür, fazla yenilince çarpar, hastanelik eder. şeker hastalığından fazla yenilmemesi tavsiye edilir.