LOKMAN HEKİM |
Şifalı Bitkiler |
Sağlıklı Yaşam |
Mineraller |
Vitaminler |
Hastalıklar |
İlk Yardım |
- Semizotu -
(Portulaca oleracea L.) |
Latince İsmi: Portulaca oleracea L. Familya İsmi: Semizotugiller (Portulacaceae) Farklı yörelerdeki isimleri: Semizotu, soğukluk, pırpır, temizlikotu Yabancı Dillerdeki isimleri: Green purslane, summer purslane, pigweed, pusley, little hogweed, golden purslane, portulakk (Norwegian), pourpier (French), Gelber Portulak (German), portulakka (Finnish), portulak (Danish), verdolaga (Spanish), ma chi xian (Chinese). Habitat: Semizotu muhtemelen Hindistan ve Pakistan kökenli bir bitkidir. Buralarda bitki hala yabani olarak yetişir ve binlerce yıldır tüketilmektedir. Avrupa’da ise yüzlerce yıldır yetiştirilmektedir. 1500’lerde insanlar tarafından yaygın bir şekilde tüketilmekteydi ve Amerika’ya Avrupalı yerleşimciler tarafından taşındı. P. oleracea, deniz seviyesinden 2600 m'ye kadar yayılış gösterir(Vengris et al., 1972) ve ılıman ve subtropikal bölgelerde en yaygındır. Ancak, tropik ve daha yüksek enlemlerde de bulunur(Matthews et al., 1993). Semizotu tarım yapılan yerlerde ve bahçelerde kendiliğinden yetişir. Ayrıca yetiştirilmesi de kolaydır. Kumlu ve killi topraklarda yetişmeye uygundur. En iyi bol gübreli, iyi drene edilmiş topraklarda ve güneş gören yerlerde yetişir. Bitkinin gelişebilmesi için toprağı bir miktar nemli tutmak önemlidir. Asitli, nötr ve alkalin toprakları sever. Tohumları ilkbaharda doğrudan toprağa ekilir. Uzun süre yaprak toplanabilmesi için yaz boyu tekrar tekrar ekilebilir. Yapraklar tohum ekildikten 6-8 hafta sonra toplanabilir. Bitkinin tasviri: Semizotu 10-40 cm uzunluğuna erişebilen tek yıllık bir bitkidir. Fakat tropik bölgelerde çok yıllık olabilir. Dallar yatay veya dikey büyüyebilir. Koyu yeşil yumurta şekilli yaprakları karşılıklı veya sıralı olarak çıkar. Gövdeler, sukkulent (etli), morumsu-kırmızıdan yeşile değişen renkte ve tüysüzdür. Hazirandan Eylüle kadar çiçektedir ve Temmuzdan Eylüle kadar da tohumları olgunlaşır. Küçük sarı çiçekleri erken solar. Meyvesi 4-9 mm büyüklüğünde birçok parlak siyah tohum içeren oval şekilli bir kapsüldür. Yaprak sapları da yapraklar gibi etli ve suludur. Dona karşı hassastır. Çiçekleri hermafrodittir (Dişi ve erkek organ aynı çiçekte bulunur). Böcekler tarafından ya da kendi kendine tozlaşabilir. Kendi kendine döllenebilen bir bitkidir. Bitkinin Kullanılan Parçaları: İlaç olarak kullanılan kısımları yaprakları ve genç sürgünleridir. Bunlar bitki çiçeklenmeden önce toplanmalıdır. Yapraklar genellikle taze olarak tüketilir, ancak sonradan kaynatılarak veya tentür (Bitkinin kısımlarının sirkede bekletilip elde edilen bir çeşit ilaç) şeklinde tüketilebilmesi için kurutulabilir(Int. 1). İyileştirici Etkileri Aktif içerikler: Semizotu yüksek miktarda omega-3 yağ asiti, protein, şeker ve zamk (müsilaj) içerir. A, B1, C vitaminleri, nikotinamid ve birçok mineral (magnezyum, potasyum, nitrat) bakımından zengindir. Buna ek olarak, l-dopa, dopamin, L-nörepinefrin, kırmızı-mor pigmentler (oleracin I ve II), kafeik, ferulik ve sinapik asit, kalsiyum oksalat ve oksalat asit, potasyum tuzları ve demir sakarat içerir. Tohumları da nişasta ve yağ bakımından zengindir. Geleneksel ve Tarihsel Kullanımları Hem geleneksel hem bilimsel literatür incelendiğinde semizotunun farklı ülkelerde bir ilaç olarak çeşitli rahatsızlıkların tedavisinde kullanıldığı görülür. Semizotu, Avrupa, İran ve Hindistan’da en az 2000 yıldır tıbbi amaçlarla kullanılmaktadır. Besin olarak ise muhtemelen çok daha uzun süredir tüketilmektedir. Semizotu antik Mısır’da biliniyordu ve MÖ 600’lü yıllardan kalma Yunan elyazması eserlerinde bahsi geçiyor. Antik Roma’da göz ve cild yaralarına, iltihaplara, baş ve karın ağrısına, dizanteriye ve bağırsak kurtlarına karşı kullanılırdı. Roma İmparatorluğu döneminde sihirli ve tıbbi bir bitki olarak rağbet gördü. Yunan doktor Padanius Dioscorides (MS 1. Yüzyıl) (Dioscorides, Kozan ilçesinin güneydoğusunda bulunan Anazarba şehrinde doğmuş bir Grek hekimidir. Padanius takma adıyla da tanınır. Dioscorides’ in eserinde 500 kadar tıbbi bitkinin tarifi verilmiştir), semizotunu diş ve baş ağrısına, iltihaba ve hazımsızlığa karşı kullandı. Ona göre, bitki yüksek ateşe karşı, sıcak günlerde serinletici olarak etkilidir. Ayrıca, idrar yolu hastalıklarının ve tüm iç kanamaların tedavisinde kullanılabilir. Çin tıbbında ishal, bakteriyel dizanteri, ateş, idrar yolu enfeksiyonları ve apendisit tedavisinde kullanılmaktadır. Çinliler semizotunu eşekarısı ve yılan sokmalarında panzehir olarak da kullanmaktadır Tıbbi Özellikleri Son yıllardaki araştırmalar semizotunun ekilen diğer sebzelere göre daha yüksek beta karoten, C vitamini ve omega-3 yağ asidine sahip olduğunu göstermiştir. Bu maddeler kandaki yağ değerlerini düşürerek kalp krizi ve kan pıhtılaşması riskini de azaltır(Liu et al., 2000). C vitamini ve betakarotenin serbest radikalleri nötralize edebilme etenekleri kalp-damar hastalıkları ve kanseri önleme potansiyeli nedeniyle antioksidan aktiviteye sahip olduğu bildirilmiştir(Rifici and Khachadurian, 1993). Betakaroten ve C vitamini en fazla yapraklarda, sonra çiçekler ve daha sonra saplarda bulunur. Ayrıca bağışıklık sistemini güçlendirmeye yardımcı olan omega-3 ve omega-6 yağ asidinden de yüksek miktarda içerir. Bu yağ asitleri, büyüme ve gelişim için gerekli olup sağlığın korunmasında etkilidir. Aşağıdaki tabloda bazı bitkilerdeki omega-3 miktarları verilmiştir. Semizotu, omega-3 yağ asitlerinin en zengin yeşil bitki kaynaklarından biridir. Kolesterol ve trigliserit düzeylerini düşürür, yararlı kolesterolü (HDL) yükseltir. Kanı inceltme kabiliyeti damar hastalıklarının tedavisinde avantajlı olabilir (Liu et al., 2000). Yüksek kolesterol ve yüksek kalori içeriğine sahip balık yağlarının aksine semizotu ayrıca hiçbir kolesterol içermediğinden mükemmel bir omega-3 yağ asidi kaynağıdır (Siriamornpun and Suttajit, 2010). OMEGA-3 ün FAYDALARI Omega-3 ve omega-6 yağ asitleri, insan vücudu tarafından üretilemez, dolayısıyla gıdalardan alınmak zorundadır. Omega-3 yağ asidinin DHA (Docosahexaenoic acit), EPA (Eicosapentaenoic acit) ve ALA (Alpha- Linoleic Acit) olmak üzere üç çeşidi vardır. DHA ve EPA hayvanlarda, ALA bitkilerde bulunur. Hayvansal omega-3 yağ asitleri vücutta direkt kullanılabilirken bitkisel omega-3 yağ asidi DHA’ ya dönüştürülerek kullanılır. Bu aşamada omega-3 yağ asidinin çoğu kaybedilir. Bu yüzden hayvansal omega-3’ler tercih sebebidir(Int. 2). Ancak kimi uzmanlar sadece ALA almanın yeterli olduğunu vücudun ALA’ yı dönüştürebildiğini söylerken diğerleri bunun tam aksini iddia ediyor ve mutlaka DHA almak zorundasınız başkası sizi kurtarmaz diyor(Int. 3) 1- Çalışmalar, omega-3'leri düzenli olarak tüketen kişilerin depresyona yakalanma olasılığının düşük olduğunu bulmuştur(Grossoet al.,2014; Lin and Su, 2007). Dahası depresyonda olan insanlar omega-3 takviyesine başlarsa semptomları düzelir (Kiecolt-Glaser et al., 2011). 2- İlginçtir ki, yeterli miktarda omega-3 almak, kalıcı göz hasarı ve körlüğü için dünyanın önde gelen nedenlerinden biri olan maküler dejenerasyon (Sarı nokta hastalığı-merkezi görme bozukluğu) riskinde azalmayla bağlantılıdır(Lim et al., 2012). 3- Hamilelik süresince yeterli miktarda omega-3 alımı, çocuğa: Daha yüksek zeka, daha iyi iletişim ve sosyal beceriler, daha az davranış problemi, gelişimsel gecikme riskinin azalmasını ve ADHD (Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu), otizm ve serebral felç riskinin azalmasını sağlar(Strickland, 2014). 4- Omega-3 yağ asitleri insülin direncini ve iltihabı azaltabilir ve metabolik sendromlu (Merkezi obezite, yüksek tansiyon, insülin direnci, yüksek trigliseritler ve düşük HDL seviyeleri içerir) kişilerde kalp hastalığı risk faktörlerini iyileştirebilir(Dangardt et al., 2010). 5-Omega-3 kalp rahatsızlığı, kanser ve çeşitli diğer hastalıklarda payı bulunan kronik iltihaplanmayı azaltabilir (Calder, 2006). 6-Omega-3 yağ asitleri, tip 1 diyabet, romatoid artrit, ülseratif kolit, Crohn hastalığı, MS (Multipl Skleroz) ve sedef hastalığı da dahil olmak üzere birçok otoimmün hastalıkla mücadelede yardımcı olabilir. 7- Omega-3'ler zihinsel bozuklukları iyileştirebilir. Psikiyatrik bozukluğu olanlarda düşük omega-3 düzeyleri bildirilmiştir. 8-Omega-3’ ler yaşa bağlı zihinsel düşüşle ve alzheimer hastalığı ile mücadele edebilir. 9-Yapılan çalışmalar omega-3 tüketen kişilerde kolon kanseri riskinin % 55 daha düşük olduğunu göstermiştir (Theodoratou et al., 2007). 10-Omega-3 tüketimi çocuklarda ve genç yetişkinlerde astım riskini azaltır (Jingjing et al., 2013). 11-Omega-3’ lerin nonalkolik karaciğer hastalığında (NAFLD) karaciğer yağını ve iltihabını azalttığı gösterilmiştir (Bouzianas et al., 2013). 12-Araştırmalar, omega-3'lerin kemiklerdeki kalsiyum miktarını arttırarak kemik mukavemetini artırabileceğini gösteriyor. Bu, osteoporoz riskini azaltacaktır (Kruger and Horrobin, 1997).Omega-3ler ayrıca artrite yardımcı olabilir. Omega-3 takviyeleri alan hastalarda eklem ağrısı azalmış ve kavrama kuvvetinde artış olduğu bildirilmiştir (Danao-Camara, 1999). 13- Omega-3 yağ asitleri menstrüel (Aybaşı) ağrılarını azaltabilir. Yapılan bir çalışmada omega-3 takviyesinin anti-inflamatuar (Yangı önleyici) ilaç olan ibuprofen’ den daha etkili olduğu bulundu (Mandana et al., 2011). 14- Omega-3 yağ asitlerinin (Özellikle hayvansal olan) çocuklarda ve yetişkinlerde uyku kalitesini ve uzunluğunu artırdığı gözlenmiştir (Montgomery et al., 2014). * Semizotunun yüksek miktarda magnezyum içermesi de tıbbi açıdan önemlidir (68 mg/ 100g). Yüksek tansiyondan muzdarip insanlara magnezyum içeren bitkilerden çok miktarda tüketmeleri tavsiye edilir. Semizotu, ıspanak ve fasulye bu bitkilerdendir. Son zamanlarda magnezyum yetersizliği çok yaygın hale gelmiştir ve tıp camiasında magnezyumun kalp hastalıklarıyla ilişkili olduğundan şüphe yoktur. Yüksek miktarda magnezyum ve potasyum (494 mg/100 g) içeren besinlerin anti-depresan etkisinin olduğu da gösterilmiştir. *Semizotu, yeşil yapraklı sebzeler arasında en yüksek miktarda A vitamini bulunduranlardan biridir (1320 IU/ 100 g: Günlük ihtiyacın % 26’ sını karşılamaktadır). Vitamin-A bilinen güçlü bir doğal antioksidandır ve görme için gerekli bir vitamindir. Sağlıklı mukoza ve cildi korumak için de gerekir. Vitamin-A bakımından zengin doğal sebze ve meyvelerin tüketilmesi, akciğer ve ağız boşluğu kanserlerinden korunmaya da yardımcı olduğu bilinmektedir. *Taze ezilmiş bitkinin suyu öksürüğü hafifletmek için içilebilir. Yüksek miktarda zamk (musilaj) içerdiğinden, ishal, dizanteri, ince bağırsak iltihabı ve apandisit gibi sindirim sistemi rahatsızlıklarına karşı yatıştırıcı olarak kullanılabilir. Semizotunun, idrar söktürücü (cooling diuretic), serinlik verici (refrigerant), iyileştirici (alterative) özelliği vardır. İskorbit (C vitamini eksikliği yüzünden dişeti kanamaları, halsizlik, zayıflık gibi belirtilerle kendini gösteren bir hastalık), karaciğer hastalıkları, işeme zorluğu, akciğer hastalıklarına karşı ve uyarıcı (tonic) olarak kullanılır. Semizotunun, yılan sokmasına iyi geldiği, terletici etkisinin olduğu ve mesane, böbrek, akciğer, dalak ve dolaşım sistemi hastalıklarını tedavi ettiği iddia edilmektedir. Bunun yanında, nefes darlığı ve dengesiz susuzluk tedavisinde kullanılmaktadır. *Ayrıca, meme ucu yaralarında (mastitis) ve ağız yaralarına karşı merhem olarak kullanılır. Yapraklarından elde edilen lapa, enfeksiyonlu yaraların iltihabını akıtmak için ve yanıklar ile deri hastalıklarına karşı kullanılır. Yaprakları kanama durdurucu, idrar söktürücü ve deri yumuşatıcı etkiye sahiptir. Saplarından elde edilen suyun isiliğe karşı etkili olduğu bildirilmiştir. Tohumların yatıştırıcı (sedative) veya teskin edici (demulcent), kanama durdurucu, hafif idrar söktürücü, susuzluk giderici, ve adet uyarıcı etkileri vardır (Hussein, 1985; Mossa et al., 1987; Rizk, 1986; Samuelsson et al., 1993). *Semizotu, dişlere iyi gelen, mide yaralarını yatıştıran, iltihap kurutan ve tohumları kurt dökücü bir bitki olarak tarif edilmektedir. Bitki bütün olarak afrodizyak etkisi de göstermektedir (Chan et al., 2000; Oran and Al-Eisawi, 1998; Mitich, 1997). Sulu özütünün cilde uygulandığı zaman kas spazmına karşı çok etkili olduğu kanıtlanmıştır (Parry et al., 1987). Yakın zamanda yapılmış bir çalışma, semizotunun indomethacin ve phenylbutazone den kaynaklanan ülser tedavisinde etkili olduğunu belirtmiştir (Islam et al., 2002). Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı (KOAH) (Shahar et al., 1994) ve diğer enflamatuar ve otoimmün hastalıklar (Bir canlının savunma sisteminin kendi vücut hücrelerine de saldırması ve kendi vücut hücrelerini yok etmeye çalışması olayına Otoimmün hastalık denmektedir) (Dkhil et al., 2011) gibi çeşitli hastalıkları önlediği ve tedavi etmektedir. Harcicî Kullanımları Semizotu yapraklarının ezilmesiyle elde edilen taze öz, iltihap, böcek ısırıkları, yanık ve diğer yaraları rahatlatmak için deriye uygulanabilir. Çıban ve egzamaya karşı da rahatlatıcı etkisi vardır. Bitki karotenoid gibi birçok değerli antioksidan içermektedir ve yüzü temizlemesi, tazelemesi ve deriyi sıkılaştırması için yüz maskesi olarak kullanılabilir. Ek olarak, taze ezilerek lapa haline getirilmiş yapraklar baş ağrılarına, gözdeki yaralara ve gut hastalığına karşı kullanılabilir Semiz Otunun Yara İyileştirme Etkisi Ürdün üniversitesi Eczacılık ve Fen fakültesinden bir grup bilim insanı tarafından 2003 yılında yapılan bir deneyle semizotunun yara iyileştirici özelliğini araştırılmış. Bunun için 5 gruba ayrılan toplam 65 beyaz farenin sırt kıllarını tıraş edilip 7X7mm ölçülerinde deri kesip kaldırılmış. Taze semizotu yapraklarının 3-5 dakika blendırdan geçirilmesi ile elde edilen lapa, ayrılan gruplara farklı miktarlarda farklı sürelerde uygulanmış. Üçüncü günün sonunda hiçbir şey uygulanmayan fare grubu ile yarasının üzerine semizotu lapası uygulanan fare grubu arasında belirgin bir iyileşme farklılığı gözlenmiştir (Rashed et al., 2003). Fareler her grupta 13 fare olacak şekilde 5 gruba ayrılmış: A: tedavi görmeyenler (Kontrol grubu) B: tek seferlik 50 mg karışım uygulananlar C: 2 kere 25 mg karışım uygulananlar D: tek seferlik 25 mg karışım uygulananlar E: 2 kere 50 mg karışım uygulananlar Uygulamadan 3 gün sonra iyileşme oranları; A: %2.23 B: %35.95 C: %29.28 D: %13.13 E: %15.89En iyi iyileşme tek seferlik 50 mg karışım uygulanan grupta gözlenmiştir. Hiç tedavi uygulanmayan grup ile diğer gruplar arasında belirgin bir iyileşme farkı vardır. Semizotunun yara iyileştirme özelliği muhtemelen kollajen fiber oluşumuna sağladığı katkıdan ileri geliyor (Rashed et al., 2003). Pişirilmesi Semizotunun harika bir tadı vardır ve mineral ve vitamin bakımından zengindir. Taze yaprakları, sapları ve tomurcukları sulu ve hafif tuzludur. Tıpkı diğer sebzeler gibi salatalarda taze olarak, kaynatılıp veya buğulanıp tüketilebilir. Yapraklar salatalık ve domates salatalarında ve çorbalarda kullanılabilir. Semizotu pişirilirken, yapraklar iyi kıyılmalı ve pişirmenin sonuna doğru yemeğe eklenmelidir ki leziz tadı ve vitaminli içeriği korunsun. Yapraklar çorba ve yahnilerde kıvam artırıcı olarak da kullanılabilir. Taze kıyılmış yapraklar terbiye edilen etler için iyidir. Et ve balığın yanında servis edilen mayoneze eklenebilir. Yaşlı ve sert yapraklar çorba ve yemekleri tatlandırmak için kullanılabilir. Ortadoğuda, kıyılmış semizotu yoğurt ve sarımsak karıştırılarak etin yanında servis edilir. Ayrıca Lübnan salatası “fattuşun” içinde mutlaka bulunur Dozaj ve Uygulama İlaç olarak semizotu dozajı büyük nispette duruma bağlıdır. Birçok uzman, 9-15 gram kurutulmuş veya 30-60 gram taze semizotu tüketilmesini tavsiye eder. Harici kullanımlarda daha yüksek miktarlara çıkılabilir. Yan Etki ve Etkileşimleri Semizotunun, ilaç olarak ve yemeklerde, sebze veya baharat olarak tüketilmesinin güvenli olduğu söylenmektedir. Hamile kadınların semizotunu çok fazla tüketmemesi gerekir, çünkü rahimde kasılmalara sebep olabilir. %1,7 kadar oksalik asit içerdiğinden, sindirim rahatsızlıkları ve böbrek taşı olanların çok fazla tüketmesi önerilmez |
- SONUÇ -
|
Son yıllardaki araştırmalar, semizotunun yetiştirilen diğer sebzelere göre, yüksek beta-karoten, askorbik asit ve alfa-linolenik asit ile, daha iyi beslenme kalitesine sahip olduğunu ortaya koymaktadır (Liu et al., 2000). Ek olarak, semizotu yüksek besleyici ve antioksidan özelliklerinden dolayı güçlü bir gıda olarak tanımlanmıştır (Simopoulos et al., 1995). Semizotu içerdiği besin öğelerinden dolayı gelecekte potansiyel komple bir besin maddesi olma özelliğini taşır. -UYARI: Zehirlidir, doktor kontrolünde kullanılmalıdır. |